Bir kaç haftadır sürdürdüğümüz yazılarımızda, cinsel yetersizlik şikayetlerinin giderilmesine yönelik olarak yararlanılan bitkisel ilaçların ne derece etkili olduğunu bilimsel çalışmalara dayanarak yorumlamaya çalıştım. Cinsel işlevler üzerinde etkisi olduğu ileri sürülen oldukça fazla sayıda bitkisel ürün bulunuyor. Küreselleşen dünyamızda artık bitkinin ülkemizde yetişip yetişmemesi önemli değil. Dünyanın öteki ucundaki bir bitkinin bile ülkemizde pazarlandığını görüyoruz. Dolayısıyla, ülkemizde tanınan bitkiler ile ilgili çalışmaları değerlendirmeye çalıştım.
İlk yazımda da belirttiğim gibi, günlük hayatımızda sık olarak kullandığımız bazı sebzeler, baharatlar ve kuruyemişlerin cinsel gücü artırıcı etkisi sık sık gündeme gelir. Fındık için halk arasındaki “aganigi” ifadesini hepimiz biliriz. Halk arasında kuvvet verici olarak kabul edilen ve ilk yazımda da listelediğim bitkilerden fındık, antep fıstığı, mahlep, termiye, ısırgan, pırasa, lahana ve soğan tohumları; roka, adaçayı ve nane yaprakları; maydanoz ve vanilya meyvesi; tarçın kabuğu; salep yumrusu, zencefil kökünün cinsel kuvveti artırıcı etkisini ortaya koyan bilimsel boyutta deneysel ya da klinik herhangi bir çalışma henüz bulunmuyor. Bu listede yer alanlardan sadece “safran” ın etkili olduğu bilimsel olarak gösterilmiş. Kanımca tohumların etkisinin büyük ölçüde içeriğinde yer alan doymamışlık bakımından zengin yağ asitlerine, vitaminlere ve minerallere bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülebilir. Salep yumrularının afrodiziyak olduğu inancı ise bilimsel boyutta destek bulamamıştır.
Yazılarımda bilimsel olarak değerlendirmeye çalıştığım bitkisel afrodiziyaklar; karanfil yağı, küçük Hindistan cevizi, çoban çökerten, çakşır, safran, Ginseng, yeşil çay, Maca ve Damiana’nın etkinliğini ortaya koyan bazı deneysel çalışmalar bulunduğunu görüyoruz. Bu çalışmalarda dikkatimi çeken en önemli husus, bu bitkisel ilaçların etkisini sadece cinsel işlevlerde bir yetersizlik olması durumunda göstermesi. Yani, normal işlevlere sahip olan fertlerde bu ilaçların herhangi bir belirgin yararının bulunması beklenmemeli. Etkilerini genellikle erkeklik hormonu olan androjen grubu hormonlar üzerinde bilhassa testosteron miktarını artırarak gösteriyorlar; ya vücutta testosteron sentezini artırarak, ya da testosteronun parçalanmasını yavaşlatarak. Bazılarının ise anabolik bir etkiye sahip olduğu, yani vücutta protein sentezini uyararak kişinin daha dinç olmasını sağladığı tespit edilmiş.
Bitkisel afrodiziyaklarla ilgili yayınlarda önemli diğer bir konu da “katıştırma”, yani ürün içerisine etkiyi kuvvetlendirmek amacıyla kaçak olarak ilave edilen sentetik sildanafil (viagra) ya da henüz deneme aşamasındaki diğer sentetik moleküller. Bu bence son derece önemli ve hayati risklere yol açabilecek bir konu. Siz bitkisel bir ürün kullandığınızı düşünürken bir ilaç denemesinin gönüllü denekleri olabiliyorsunuz. Tabi bitkisel ürünlerin etkisini belirli koşullarda ortaya koyabileceğini, asla bir mucize beklememek gerektiğini belirtmekte yarar görüyorum. Yani fazla miktarda alırsam etkili olur düşüncesi son derece riskli. Aynı şekilde sperm üretimi olmayan bir fertte işlevleri normale döndürmesi de mümkün değil.