Kanal D TV Haberlerinde bir kaç gün üstüste kanser tedavisinde kullanılan bitkileri konu alan seri bir haber program yayınlandı. İsrail ve Kırgızistan’da hekimler ve uzmanlar tarafından uygulanan tedavi yöntemleri hakkında kısaca bilgiler verildi. İsrailli hekimin de belirttiği gibi, “Biz bunlara alternatif değil, tamamlayıcı diyoruz” ifadesi çok doğru. Ancak dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de mevcut kavram karışıklığı içerisinde “Bitkiler ile tedavi” (yani fitoterapi) alternatif tıp adı altında alternatif bir tedavi olarak düşünülüyor. Halbuki fitoterapi bir tamamlayıcı tedavi şeklidir ve asla alternatif olarak düşünülmemelidir. Esasında “alternatif” ve “tamamlayıcı” kavramları siyah ile beyaz gibi birbirine zıt kavramlar, yani bir arada değerlendirilebilmesi bile mümkün değil. Bu yanlış değerlendirmelerin neticesi olarak da tedavide “Modern tedavi yanlıları” ve “Doğal tedavi yanlıları” diye farklı iki fanatik uygulama ve taraftar kitlesi ortaya çıkmış durumda. Bence insan hayatı taraftar fanatizmi yapılamıyacak kadar değerli. Bu örneklerde görüldüğü gibi modern tedavi uygulamaları ile doğal tedavi uygulamalarının birbirini tamamlayıcı şekilde insanlığı yararı için kullanılması en doğru tedavi yaklaşımı. Bu konuda bir yazıyı Çin Sincan Tıp Üniversitesini ziyaretimden sonra 2006 Temmuz ayında yayınlanan “Doğanın Erdemi” köşesinde yine gündeme getirmiştim.
Bu programla ilgili belirlediğim bir kaç hataya dikkatinizi çekmek isterim. Bu hatalar sanırım bir danışmana, bir bilene sorulmadan programın doğrudan yayına sokulmasından kaynaklanıyor. İsrail’deki uygulamalar ile ilgili kısımda, kanser tedavisinde özellikle Geleneksel Çin Tedavi Sisteminde kullanılan bitkisel ilaçlarından ve yöntemlerden (masaj, akupunktür gibi) yararlanıldığı belirtiliyordu. Dikkatimi çeken, tüm bitkilerin orijinal Çince isimleri ile kullanılması idi. Ancak spiker bunlardan “Huang qi” için “Astragalus” adını verdi. Astragalus membranaceus bitkisinin kökleri bağışıklık sistemini desteklemek amacıyla dünya genelinde son yıllarda oldukça yaygın uygulanan bir Çin ilacı ve etkinliği bilimsel çalışmalar ile de ortaya konulmuş. Astragalus’un Türkçe adı “geven, keven” ve ülkemizde bilhassa kıraç alanlarda 450 kadar türü yaygın olarak yetişiyor. Bazı türlerin köklerinden “kitre zamkı” elde ediliyor ama ülkemizde halk arasında pek bir tedavi amaçlı kullanılışına rastlamadım. Ülkemizde yetişen Astragalus türlerinin Çin bitkisine benzer bir etkisi bulunmuyor. Bizim bu konuda yayınladığımız bir bilimsel çalışmada da (2 yıl önce yayınlandı) bağışıklık sistemi üzerine yerli geven türlerinin etkisi bulunmadığını tespit ettik. Bu bilgiyi size aktarma nedenim ise, artık herkes doğadaki her materyali kazanç kapısı olarak görmeye başladı ve Astragalus’un Türkçe karşılığının geven olduğunu öğrenen müteşebbislerin geven köklerini kanser ilacı diye pazarlamaya kalkışması olasılığına karşı sizleri uyarmak.
Aynı haber programında Kırgızistan’da kanser tedavisi ile ilgili etkileyici görüntüler de yer alıyordu. Bilhassa Tuz mağaralarında uygulanan tedavi ilginç. Kanser tedavisinde kullanılan bitkiler ile ilgili bilgiler veren uzman elindeki dikenli bitkiyi göstererek “Kanserin bir numaralı ilacı” dedi, ama ekranda “kuşburnu” diye yazıldı ve C vitamini kaynağı olduğu ve ilave bazı bilgiler verildi. Ancak gösterilen bitki kuşburnu değil, dikenli dalları ve siyah renkli meyvaları ile kolayca tanınan “Berberis” (muhtemelen Berberis asiatica) yani karamuk idi. Berberis ile kuşburnunun hiç bir ilgisi olmadığından verilen bilgiler değerini yitirdi.
Kanserden koruyucu gıdalar ve aktar
Daha önce aynı kanalda Amerikan Kanser Birliğinin “kanserden koruyan besinler” ile ilgili haberinde de danışman olarak aktarların fikir ve yorumuna başvurulmuştu. En doğru ve bilimsel yorumu alabilecekleri, Eczacılık Fakültelerinden Farmakognozi (doğal ilaç bilimi) uzmanı bir bilim adamı yerine, aktar? Sanırım diş çektirmeye de berbere gidiyorlar. Ne diyelim!
Çikolata kistinde sancının hafifletilmesi amacıyla bir banyo önerisi
Daha önce yazdığım “çikolata kisti” ile ilgili önerilere bir kaç ilave daha yapmak istiyorum. Sancının hafifletilmesine yönelik olarak bir banyo uygulaması da dikkatimi çekti. Banyo küvetine veya büyük bir leğen içerisine, oturduğunuzda bel seviyesine gelecek miktarda, sıcak su konur ve içerisine l0 damla lavanta, biberiye veya papatya uçucu yağı damlatılarak iyice karıştırılır (sakın miktarı az görüp de daha fazla yağ ilave etmeyin). Bu banyo içerisinde 10 dakika kadar oturulur. Hemen ardından içerisinde soğuk su bulunan leğen içerisine geçilerek içerisinde sadece “bir dakika” oturulur. Bu uygulamanın her gün ardarda 2-5 defa tekrarlaması ile bilhassa sancının hafifletilmesinde yararlı olabileceği öneriliyor.
Tedavi yaklaşımlarında öncelikli hedef östrojenin vücuttan uzaklaştırılması olduğundan, black cohosh veya hayıt meyvaları gibi ürünler ile birlikte karaciğerin fonksiyonlarının desteklenmesi de yararlı olacaktır. Bu amaçla “Milk Thistle” (Meryemana dikeni) veya onun etkili bileşenleri “silimarin” veya “enginar-Cynara” formülasyonları kullanılabilir. Endometriyoz tedavisinde bitkisel ilaçlardan da “kısa sürede” bir mucize beklememek yerinde olacaktır. Ancak akılcı bir şekilde seçilen bazı bitkisel ilaçların yeterli dozda ve bir kaç ay süre ile kullanılması ile olumlu sonuçlar sağlanabildiği bildirilmekte. Ayrıca uygulanan diyet (çay, kahve ve kola gibi kafeinli içeceklerin kullanımının kesilmesi öneriliyor), masaj ve hatta akupunktürün (kulaktan) tedaviye, bilhassa sancı ve krampların giderilmesinde yardımcı olabileceği öneriler arasında yer alıyor.