Bilinmiyen bir zamanda, Lokman Hekim’in bitkilerden öğrendiği “Ölümsüzlük Sırları”nı kaybetmesinden beri insanoğlu ölümsüzlük peşinde. Şu an için ölümsüzlük mümkün değil, ama bilimsel araştırmalar sayesinde ortalama insan ömrü oldukça uzatılabildi. Ancak bir çalışma ile ön plana çıkan olumlu bulgular, başka bir çalışma ile tam tersi sonuçlar verebilmektedir. İki adım ileri bir adım geri, ya da iki adım geri bir adım ileri!
Ardından olumlu bulguların destekçileri ile olumsuz bulguların destekçileri arasında süren tartışmalar. Aynı, yarım bardak suyun dolu ve boş tarafına bakanların ne gördükleri gibi; boş mu, yoksa dolu mu? Bir bakıyorsunuz, yıllarca kullandığınız ve yararlı olduğuna şahit olduğunuz bir ilacın bir bilimsel bulgu sonucu “etkisiz” olarak bulunduğunu öğrenerek şaşırıyorsunuz. Geçen sene, hatırlarsanız, önemli bir Tıp dergisinde ellibin kişide on yıl sürdürülen bir çalışmanın sonucunda vitaminlerin yararlı olmadığı konusunda bir makale yayınlanmıştı. Basındaki manşetler boş tarafına bakıyor bardağın: “Vitaminler etkisiz”. İnsanların aklı karışıyor; “Boşuna kullanmışım bunca yıl!” diye düşünüyorlar. Bu konudaki değerlendirmemi daha önce yazmıştım.
Yukarıda bahsettiğim tartışmanın en yoğun olarak cereyan ettiği alan, sanırım, bitkisel ilaçlar. Bitkiler yararlı mı, yararsız mı? zararlı mı, zararsız mı? Kendisinin çağdaş ve bilimsel olduğunu zanneden bir grup, bardağın sadece boş tarafına bakmakta ısrarlı! Onlara göre “Bitkiler, vitaminler, mineraller etkisiz”. Halbuki biraz insan fizyolojisi bilen bir kimse bu düşüncenin ne kadar anlamsız olduğunu bilebilir.
Diğer bir grup ise, bardağın sadece dolu tarafını görüyor. Onlara göre ise “Her derdin devası bitkilerde”. Akademik ünvanlı bazı kişiler kendilerini artık “Lokman Hekim” olarak niteliyor. Görsel ve yazılı basında beyanatlar. Falanca bitkiyi 3 dakika kaynatırsan basura, 5 dakika kaynatırsan zihne iyi gelir! Havuç suyu içersen Alzheimer hastalığına yakalanmazsın. Onlar için “kan-beyin engeli” diye bir sorun yok, midenize giden her şey beyine de ulaşır,..... Zaten Alzheimer hastalığı uzun vadede görülecek bir durum; o zamana kim öle, kim kala!
Peki, nedir gerçek bilimsel yaklaşım?
Gerçek bilimsel yaklaşım; bardağın ne kadarının dolu, ne kadarının boş olduğunu görebilmektir!
Lokman Hekim
Geçen hafta bir arkadaşım incelemem için bir web sitesi adresi göndermiş; inceledim. Çok gösterişli bir web sayfası ile açılıyor. Bu şahıs yukarıda bahsettiğim kategorilerin çok daha üstünde; bizzat kendisini “Lokman Hekim” olarak adlandırıyor. Sıhhiye olarak askerliğini yaparken bitkilerin şifalı gücünü tespit eden müstesna biri! Sanırım daha önceki yaşamında Tıbbın babası olarak bilinen Hipokrat olarak yaşamış. Bütün Türkiye’yi gezip bitkileri incelemiş. Türkiye’de 22.500 bitki türü tespit etmiş (Bilimsel kayıtlarda Türkiye’de 11.000 bitki türü bulunduğu bilinmektedir; yüzlerce yıldır 11.500 bitkiyi görmemiş bilim adamları, doğrusu müthiş bir keşif!). Bitkilerden hazırladığı terkipleri tavşanlarda ve insanlarda denemiş. Yani, insanları deney hayvanı gibi kullandığını web sitesine alenen yazmış; bu önemli bir suç. Şimdiye kadar “Onbinlerce kişiyi tedavi etmiş”. Tedavi ettiği üç kişinin adını yazmış, bunlardan tanınmış olan birinin bir kaç yıl önce vefat ettiğini biliyorum.
Aslında internette hasta ve umutsuz insanlar üzerinden kazanç sağlayan şarlatanların sayısı oldukça fazla. Bir kaç yıl önce de başka örnekleri bu köşede okuyucularıma aktarmış ve kanmamaları için uyarmaya çalışmıştım. Okuyucularımdan birinden gelen mesajda, bu insanların telefon numaralarını öğrenmek istediği yazılmıştı. Gülmek mi lazım, yoksa ağlamak mı?