
Güçlü hayvanların organları cinsel gücü artırabilir mi?
Erkekler çağlar boyu cinsel gücü artırıcı bileşimlere ilgi duymuş, bitkilerin dışında özellikle Uzak doğu ve Afrika toplulularında ”güçlü hayvanların” organlarının ya da salgılarının kullanıldığı görülmektedir. Mesela, Afrika’da şekil bakımından benzerliğinedeniyle “gergedan boynuzu” için koca hayvanların öldürülüp boynuzunun kesildiğini sanırım gazetelerden okumuşsunuzdur. Geleneksel Çin tababetinde cinsel gücü artırdığına inanılan “kaplan erkeklik organının” Japonya’da tanesi 400 dolar gibi yüksek fiyatla satıldığını görmüştüm. Bu örnekleri artırmak mümkün, ancak bu uygulamaların ne derecede etkili olduğu konusunda hiç bir bilimsel kanıt bulunmuyor. Eski topluluklarda benzerliklere bağlı olarak bu tip deva arayışları bulunduğu bilinmektedir. Mesela, sarı renkli çiçeklerin “sarılık” tedavisinde, yılan gibi “S” şeklindeki köklerin “yılan ısırması” tedavisinde etkili olacağı inanışına benzer şekilde, muhtemelen güçlü hayvanların organlarının da cinsel gücü kuvvetlendireceği düşüncesi eski çağlardaki bu inanışlara dayanmaktadır.
Çobançökerten meyveleri erkeklik hormonu seviyesini ve cinsel isteği artırıyor
Demirdikeni, çobançökerten, deveçökerten gibi isimlerle bilinen, Latince bilimsel adı ile Tribulus terrestris, daha çok batıdan doğuya Asya ülkelerinde erkeklerde cinsel gücü artırması nedeniyle kullanılmaktadır. Özellikle erkeklik hormonu (androjen) metabolizması üzerinde etkili olduğu ve testosteron seviyesini artırdığı ileri sürülmektedir. Yürütülen bilimsel çalışmalarda sıçanlarda erkeklik hormonu seviyesini ve cinsel isteği (libido) artırdığı tespit edilmiş. Bitki özütünün etkili bileşeni olarak tespit edilen protodioskin’in de deney hayvanlarında önemli hormonların (testosteron, dehidroepiandrosteron, dihidrotestosteron, luteinize edici) seviyesini artırdığı gözlenmiş. Bu deneysel bulgular sonucu Demirdikeni meyvelerinin hafif ve orta derecede erektil bozukluklarda (sertleşme sorunları) dışarıdan ilaç olarak verilen androjen hormonu gibi etkili olduğu bildirilmiş.
Diğer taraftan, demirdikenin cinsiyet hormonlarının seviyesini artırıcı etkisi bulunduğunu bildiren bu çalışmaların aksine, 2005 yılında yayımlanan bir başka çalışma kafaları karıştırıyor. 20-36 yaşları arasında 21 genç erkek 7’şerli üç gruba ayrılarak bir gruba kontrol grubu olarak boş ilaç, diğer iki gruba ise kg vücut ağırlığına göre 10 ve 20 mg demirdikeni özütü 4 hafta süre ile verilmiş. Sonuçta her iki dozda çobançökertenin testosteron, androstenon ve luteinize edici hormon seviyelerinde belirgin bir artış sağlayamadığı gözlenmiş.
Bu çalışmaları incelediğimde, aslında farklı sonuç veren bu son çalışmanın yanlış bir deney kurgusunda yapıldığı dikkati çekiyor. Çünkü deney hayvanları üzerinde daha önce yapılmış çalışmalarda çobançökertenin yumurtalıkları çıkarılmış yani hadım edilmiş deney hayvanlarında cinsiyet hormonlarının seviyesini belirgin şekilde artırdığı, buna karşılık normal deney hayvanlarında herhangi bir değişim sağlayamadığı vurgulanıyor. Halbuki çobançökertenin hormonlar üzerinde etkili olmadığını ileri süren çalışma normal genç erkekler üzerinde yürütülmüş. Dolayısıyla hormon seviyesinin değişmemesi bence beklenmeyen bir durum değil. Bu nedenle, bu son çalışmanın sonuçlarını doğru olarak değerlendirmek mümkün değil.