Günümüzde, bilhassa yaşlanma ile ortaya çıkan katarakt ve makular dejenerasyon (AMD) gibi görme sorunlarının önlenmesinde besinlerin yanı sıra vitaminler, mineraller ve bazı bitkisel ürünlerin ne derecede yararlı olabilecekleri sık sık gündeme geliyor. Besinler ile göz sağlığı arasındaki ilişki yeni bir bilgi değil şüphesiz. A vitaminin göz sağlığı için yararları, kseroftalmi, gece körlüğü gibi durumların önlenmesinde etkili olabildiği eskiden beri bilinmektedir. Yaşlanmaya bağlı görme sorunlarında “makular dejenerasyon” körlüğe yol açan en önemli nedenlerin başında gelmektedir. Çalışan yaşta hastalarda körlüğe yol açan “diyabetik retinopati” gelişiminin de vitamin ve diğer doğal ürünler ile yavaşlatılabileceği ileri sürülmektedir. “Katarakt” gelişiminin de bu tip doğal destekler ile geciktirilebildiği bazı deneyler ile ortaya konulmuştur.
Deney hayvanlarında yapılan çalışmalar bir çok vitaminin ve mineralin eksikliği durumunda katarakt veya retinal fonksiyon bozuklukları ortaya çıkabileceği yönünde. Ancak insanlar için bu hususun ne derecede geçerli olabileceği tartışılabilir. 8 farklı popülasyonda yürütülen gözlem çalışmalarının sonuçlarına göre, 6 çalışmada multivitamin kullanımı ile katarakt gelişiminin azaldığı görülürken, 2’sinde herhangi bir ilişki tespit edilememiştir. Bu çalışmaların bilimsel nitelikte (randomize ve plasebo kontrollü) olmaması nedeniyle, bu sonuçların sağlıklı yaşam için uygulanan başka yaklaşımlara (kullanılan diğer preparatlara) bağlı olarak da ortaya çıkabileceği gözönüne alınmalıdır. Şüphesiz daha kesin sonuçlar sağlayabilecek klinik çalışmaların yürütülmesi pek kolay görülmemektedir. Bu tip çalışmaların sonuçlarının bir kaç yıl içerisinde alınması mümkün değil, en az 10-15 yıl sürdürülmesi gerekir. Bu konuda literatürde yer alan tek klinik çalışma, Çin’de iyi beslenemeyen 65 ile 74 yaşlarında gruplarda 5 yıllık süreçte multivitamin verilmesi ile katarakt gelişiminde gözlenen azalma. İtalya’da 1000 gönüllü üzerinde 10 yıldır sürdürülen bilimsel (randomize ve plasebo kontrollü) nitelikte bir klinik çalışmada multivitamin desteğinin yaşa-bağlı katarakt gelişimi üzerindeki etkisi incelenmektedir. Yürütülmekte olan benzer nitelikte diğer bazı çalışmaların sonuçları da 5-10 yıl içerisinde açıklandığında katarakt gelişiminde multivitaminlerin gerçekten etkisi bulunup bulunmadığı konusunda daha somut bulgular sağlanabileceği ümit edilmektedir.
Diğer taraftan, multivitaminlerin yaşa-bağlı makular dejenerasyon gelişimini yavaşlatabileceği yönünde kanıt bulunmamaktadır. Bunun başlıca nedeni, kişilerin makular dejenerasyon belirtileri ortaya çıktıktan sonra önerilen multivitaminleri almaya başlaması, dolayısıyla herhangi bir önleyici etkinin söz konusu olup olmadığına karar verilebilmesi oldukça zor.
Multivitaminlerin katarakt gelişimi üzerindeki bazı olumlu etkileri bulunabileceği yönünde bulgulara ve makular dejenerasyon üzerinde destekleyici kanıt bulunmaması rağmen multivitaminlerin “yararlı olabilir” mantığı ile kullanılması doğru mu? Bu konuyu önümüzdeki haftalarda incelemek üzere bırakalım.
Antioksidanlar ve göz sağlığı
Oksidatif baskının göz retinası üzerinde katarakt ve dejeneratif değişikliklere yol açabileceği konusunda yeterli bulgu bulunmaktadır. Bu nedenle, göz sağlığının korunmasına yönelik olarak, yüksek oranda (günlük önerilen dozun 2-10 misli) C vitamini, E vitamini, karotenoitler ve çinko taşıyan antioksidan formülasyonlar pazarlanmaktadır. Yapılan çalışmalar; askorbik asit (500 mg), E vitamini (400 ünite), beta karoten (25 000 ünite), çinko (80 mg) ve yüksek doz çinko’nun zararını önlemek üzere bakır (2 mg) taşıyan formülasyonların orta derecede “yaşa bağlı makular dejenerasyon” ‘un ilerlemesini belirgin bir şekilde yavaşlatabildiği ortaya konulmuştur. Bağışıklık sistemini uyarıcı olarak pazarlanan antioksidan etkili mineral Selenyum ise, yüksek dozlarda katarakt gelişimine yol açma riski bulunduğundan, düşük oranlarda yer almaktadır. Bu formülasyonun uzun süreli kullanımı ile söz konusu olabilecek riskler henüz tam olarak bilinmemektedir. Bu bakımdan bazı hususlara özellikle dikkat edilmesi yerinde olacaktır. Öncelikle bu formülasyonu kullananların diğer multivitamin ilaçlarını kesmesi doğru olacaktır. İhtiyaç duyulan vitaminleri taşıyan formülasyonlar alınabilir. Sigara içenlerin beta karoten taşımayan formülasyonları tercih etmesi gerekir. Diğer taraftan, bazı metabolik rahatsızlıkları bulunan kişilerde yukarıdaki formülasyonun kullanılması sırasında yan etkilerin takip edilmesi yerinde olacaktır: (a) Diyabetlilerde çinkoya bağlı olarak glukoz toleransı gelişmesi söz konusu olabileceğinden, (b) aspirin gibi kan sulandırıcıları alanlarda veya sık sık kan oturması veya lokal kanamalar görülebilen kişilerde yüksek dozda E vitamininin kanama riskini artırması nedeniyle, (c) yüksek kolesterolü için ilaç alanlarda (statinler) formülasyonda bulunan yüksek miktarda E vitamininin iyi huylu kolesterolü (HDL) düşürmesi ve kolesterol ilaçlarının etkinliğini azaltması nedeniyle, düzenli kontrol yapılması doğru olacaktır. Önümüzdeki hafta bu konuyu incelemeye devam edeceğiz.
Göz sağlığı, beslenme ve vitaminler-2
Yüksek oranda antioksidan vitaminleri taşıyan formülasyonların katarakt gelişimini engelleyebileceği veya geciktirebileceği yönünde yürütülen klinik çalışmalar ile net bir cevap sağlanamadığını belirtmiştik. Geniş kapsamlı iki klinik çalışmanın sonuçları 6 yıl boyunca takip edilen hastalarda bir geçikme sağlanamadığını gösterirken, daha dar kapsamlı (158 hastada 3 ay süren) bir çalışmada ise olumlu sonuç alınmış. Katarakt gelişimi konusunda bu belirsizliğe karşılık, antioksidan kullanımı ile”yaşa bağlı makular dejenerasyon” gelişiminde sağlanan olumlu sonuçların geniş ölçekli klinik çalışmalar ile ortaya konulduğundan bahsetmiştik.
Karotenoitler; Lutein ve zeaksantin
Son zamanlarda bitkilerde bulunan turuncu-sarı renkli pigmentler olan karotenoitlerden lutein ve kimyasal izomeri zeaksantin “yaşa bağlı göz hastalıkları” gelişimindeki koruyucu rolü konusunda yapılan bilimsel çalışmalar dikkat çekmektedir. Bu bileşikler de beta karoten ile aynı kimyasal gruptan olup, farklı olarak vücutta A vitaminine dönüşmez. Göz bakımından önemi ise, bu iki bileşiğin göz dokusunda yer alan karotenoitler olması ve antioksidan etkileri. Bu nedenle, lutein ve zeaksantin’in yaşlı hastalarda katarakt ve makular dejenerasyon gelişiminin önlenmesinde yararlı olabileceği düşünülmekte. Bu konudaki bilimsel çalışmalar henüz tam olarak sonuçlanabilmiş değil, ancak ön bulgular olumlu. Bu karotenoitleri günlük besinlerimizde de yer alıyor; koyu yeşil ve sarı-yeşil renkli meyva ve sebzelerde bulunuyor, ancak diğer karotenoitler gibi ısıya dayanıksız bileşikler. Henüz yüksek dozlarda kullanılması ve uzun süre kullanılması ile söz konusu olabilecek riskler bilinmiyor. Bu nedenle miktarı abartmamak yerinde olur sanırım; günlük önerilen miktar 1.3 mg civarında.
Yaban mersini (Bilberry)
Bitkisel ilaçlar arasında özellikle göz fonksiyonlarını desteklediği düşünülen “Bilberry” (Vaccinum myrtillus) meyvaları antosiyaninler ve flavonoitler gibi fenolik bileşikler bakımından zengin. Ayrıca A vitamini aktivitesine sahip karotenoitler taşıyor. Bilhassa Uzak-doğu ve İngiltere’de “gece görüşünü kuvvetlendirdiğine” inanılıyor. İnanılıyor diyorum, çünkü bu konudaki çalışmalar net bir sonuç ortaya koyamıyor. Ufak çapta bazı çalışmalar ile ileri sürülen etkinlik bilimsel çalışmalar ile gözlenememiş. Ancak konuya bilimsel açıdan yaklaşıldığında, bu tip bir olumlu etkinin tespit edilebilmesi oldukça zor görülüyor. Yani net bir şekilde etkili veya etkisiz diye sonuç çıkarmak pek mümkün değil. Bazı kaynaklarda ikinci dünya savaşında gece bombalamaya çıkan İngiliz pilotlarının, infra-red görüş olanaklarının bulunmadığı o dönemlerde, gece hedefi iyi görebilmek için bilberry kullandıkları bilgisi yer alıyor. Yapılan çalışmalar bitkinin meyvalarının, zengin antosiyanin ve karotenoit içeriği nedeniyle, kuvvetli antioksidan etkisi bulunduğunu ortaya koyuyor. Bence en azından genel bir antioksidan olarak, ara sıra ve miktarı abartılmadan kullanılmasında bir sakınca yok.
Yaşa bağlı makulopati ve diyabetik retinopatinin önlenmesi
Mevcut bilgiler, yaşa bağlı makulopati ve diyabetik retinopatinin önlenmesinde vitamin desteğinin ne derecede etkili olabileceği hususunda net bir bulgu ortaya koyamamaktadır. Ailesinde bu tip olgular görülen fertlerin bu konuda önleyici veya en azından geçiktirici bazı önlemler almaya çalışması yerinde bir düşünce, ancak bilinçsiz bir şekilde kullanılan vitamin formülasyonlarının da yarardan ziyade zarar verebileceği unutulmamalıdır. Bu bakımdan eğer bir vitamin desteği alınmasına karar verdiyseniz, bazı riskleri asgariye indirmek doğru olacaktır. Tek vitamin içeren formülasyonlardan ziyade multivitamin ve mineral kombinasyonlarının tercih edilmesi ve kullanılacak terkipte vitamin ve mineral miktarının uluslararası kurumların veya ülkemizde Sağlık Bakanlığının belirlediği günlük gereksinim sınırlarını aşmamasına dikkat edilmeli. Bilhassa A vitamini kaynağı olarak beta karoten taşıyan formülasyonlar yerine “retinol” halinde içerenler tercih edilmeli. Ayrıca multivitamin kullanımı sırasında “vitamin katkılı tahılların” kullanımından da kaçınılmalı.
Yaşa bağlı kataraktın önlenmesi
Daha öncede belirttiğimiz gibi yaşa bağlı katarakt gelişiminin önlenmesinde multivitamin formülasyonlarının etkili olup olmadığı bilinmemektedir. Bu bakımdan, dengeli olarak besinlerden sağlanacak vitamin ve mineraller en uygunu olmakla beraber, eğer dengeli beslenemediğinizi düşünüyorsanız, yukarıda da belirttiğimiz gibi, günlük gereksinim miktarını aşmayan multivitamin formülasyonlarının belirli aralıklar ile “tedavi kürü” şeklinde uygulanması yararlı olabilir. Bilhassa, beta karoten yerine lutein ve zeaksantin içeren formülasyonlar tercih edilebilir.