Önce Amazon yerlileri tarafından ve daha sonra da Güney Amerika toplumlarında yüzlerce yıldır enerji vermek için yararlanılan Guarana, bilimsel adı ile Paullinia cupana, ülkemizde yetişmemesine rağmen giderek artan bir şekilde tanınan ve kullanılan bir bitki.
Yerel toplumlarda basit bir şekilde tohumları çiğnenerek ya da kurutulup toz haline getirilmiş halde suya katılarak hazırlanan içecek, yüksek kafein ve teobromin içeriği nedeniyle, günümüzde enerji içecekleri sektöründe yoğun talep görmektedir.
Göğüs kanseri hastalarında erken teşhis ve kemoterapi uygulamaları ile başarı şansı giderek artmaktadır. Ancak tedavi gören hastaların yüzde 80 gibi yüksek bir oranında görülen bitkinlik hissi hasta yaşam kalitesini olumsuz etkileyen önemli bir sorun olarak gösterilmektedir. Brezilya’da yürütülen ve yeni yayımlanan bir bilimsel Faz II çalışmasının sonuçları bu bakımdan dikkat çekici.
Yaşları 22-77 arasında çeşitli derecelerde ilerlemiş göğüs kanseri teşhisi konulmuş ve kemoterapi tedavisine (doksorubisin ve siklofosfamit/fluorouracil) başlanmasına karar verilen kadın hastalar seçilmiş. İlk kemoterapi uygulaması başlamadan, tedavi sırasında ve sonunda bilimsel sorgulama ve skorlama teknikleri uygulanarak değerlendirme yapılmış. Hastaların ikinci kemoterapi seansları başlangıcından itibaren 21 gün süresince günde 2 defa standardize edilmiş Guarana özütü (yüzde 6,5 kafein içerikli) taşıyan kapsüller (50 miligram) ya da benzer görüntüde boş ilaç (plasebo) verilmiş. Yine kemoterapi uygulamasının birinci ve son günü (21.nci) bilimsel sorgulama yapılmış. Ardından üçüncü kemoterapi seansında, bu defa daha önce boş ilaç verilenlere guarana kapsülü verilirken, diğer gruba boş ilaç verilmiş ve yeniden sorgulama yapılarak sonuçlar değerlendirilmiş.
Çalışmayı tamamlayan 60 göğüs kanseri hastasının sonuçları yorumlandığında guarana verilen hastaların kemoterapiye bağlı bitkinliği ve menopoz şikayetlerini çok belirgin bir şekilde önlediği gözlenmiş.
Aklınıza guarana tohumlarında bulunan kafeine bağlı olarak olarak hastalarda uykusuzluk, sinirlilik gibi yan etkilere yol açıp açmadığı sorusu gelebilir. Yapılan değerlendirmede boş ilaç verilen gruba kıyasla bu tip şikayetlerde bir artış görülmediği bildiriliyor. Esasında guarana uygulaması ile hastalara verilen kafein oranı bir bardak çay ya da kahveye oranla çok daha az (10-20 defa daha az). Dolayısıyla yararlı etkinin kafeinin haricindeki bitkide bulunan diğer bileşenlere bağlı olabileceği düşünülüyor.