Kuruyemiş olarak tükettiğimiz fıstık, ceviz, badem gibi yağlı tohumların kan lipit seviyesi üzerinde yararlı etkileri bulunduğu ve koroner kalp hastalıkları riskini azalttığı sık sık basında yer alır. Dolayısıyla “zaten bildiğimiz bir şey” diye düşünebilirsiniz. Ancak ben bu konuda yayınlanan yeni çalışmaların “bilinenlerin tekrarı” gözüyle değil de, “etkinliğin pekiştirilmesi, doğrulaması” olarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını düşünürüm. Yani birbirinin tekrarı gibi görülen bu çalışmalar aslında bilginin sağlamasıdır. Deneysel tasarımında ufak farklılıklar ile farklı toplumlar, yaş grupları, cinsiyetler vd. üzerinde uygulanması suretiyle bize daha derinlemesine bilgiler sağlayabilmektedir. Maalesef Türkiye’de yapılmış ve uluslararası dergilerde indekslenen çalışması sayısı az olduğundan genellikle değerlendirmelerde başka toplumlarda yapılmış çalışmaların sonuçlarını kullanmak zorunda kalıyoruz. Böyle olunca da farklı genetik yapı, beslenme ve yaşam alışkanlıklarına sahip toplumlarda gözlenen sonuçlarının ne derecede ülkemiz insanına uyarlanabileceği tartışılabilir. Aşağıda bahsedeceğim her iki çalışma Türkiye’de yapılmış. Bu bakımdan önemli.
Fındığın kalp ve damar sağlığı üzerinde etkisi
Ülkemizin önemli gıda ürünlerinden bir olan ve son zamanlarda televizyonlarda sık sık reklamlarını izlediğimiz fındık ile ilgili. Fındığın reklamlarda önplana çıkarılan etkisi “aganigi”. Fındık tekli doymamış yağ asidi içeriği en yüksek kuruyemişlerden biri; en yüksek makademiyada yüzde 60 civarında ve ardından gelen fındıkta yüzde 50 civarında bulunmuş. Yine E vitamini bakımından zengin kaynaklardan biri fındık; binde 15 kadar alfa tokoferol taşıyor. Bademin (binde 26) ardından ikinci sırada yer alıyor.
Yeni yayınlanan bir çalışma Türkiye’de yapılmış ve fındık ile zenginleştirilmiş bir diyet uygulamasının yüksek kolesterol hastası erkek yetişkinlerde plazma kolesterol ve lipoprotein seviyesi üzerindeki etkisi incelenmiş. Çalışmanın ilk bölümünde, 40 ile 54 yaşları arasında onbeş hiperkolesterol hastasının deneye başlamadan kan analizi yapılarak kalp sağlığı bakımından önemli kan değerleri ölçülmüş (plazma toplam ve HDL kolesterol, TAG, apoA-1, apo-B, total homosistein ve glukoz seviyeleri). Ardından gönüllülere dört hafta süresince düşük yağ ve kolesterol oranı ve yüksek karbohidrat içeriğine sahip standart bir gıda rejimi uygulanmış ve tekrar kan analizleri yapılarak sonuçlar kaydedilmiş. Çalışmanın ikinci kademesinde ise gıda rejiminin yanı sıra hastalara günde 40 g fındık verilmiş. Dört haftalık bu sürecin sonunda da kan analizleri tekrar yapılmış. Ayrıca deney süresince gönüllülerin fiziksel aktiviteleri, beslenmeleri gibi günlük yaşamları ile ilgili ayrıntılar izlenerek kaydedilmiş. Çalışma sonuçları ile ilgili yapılan değerlendirmelerde, bu süre içerisinde hastaların beden ağırlıklarında bir değişim gözlenmemiş. Hastaların kan analizlerinde başlangıç değerlerine göre, yani 8 hafta önce yapılan tayinlere göre, kötü kolesterol olarak bilinen çok düşük yoğunluklu (VLDL) kolesterol oranında yüzde 29,5, triaçilgliserol oranında yüzde 31,8 ve apolipoprotein B oranında yüzde 9,2 oranında düşme, buna karşılık iyi huylu kolesterol olarak isimlendirilen HDL-kolesterolün seviyesinde yüzde 12,6 lık bir artış sağlandığı gözlenmiş ve bu değerlerin istatiksel olarak belirgin olduğu bulunmuş. İncelenen diğer parametreler üzerinde ise etki istatiksel olarak kayda değer değil; total kolesterolde yüzde 5,2 ve LDL kolesterolde yüzde 3,3 azalma görülmüş, apo A-1, homosistein ve glukoz seviyelerinde ise değişim görülmemiş. Sonuç olarak fındık ve diyetin birlikte uygulanması suretiyle yüksek kolesterol hastalarının koroner kalp hastalıklarından korunmasında yararlı olabileceği ileri sürülmüş.
Fıstığın kalp ve damar sağlığı üzerinde etkisi
Fıstık, tüm kuruyemişler içerisinde en yüksek A vitamini (230 ünite) ve selenyum (100 g fıstıkta 9,4 mikrogram/) içeriğine sahip. Yine ülkemizde yapılan bir başka çalışmada ise Antep/Siirt fıstığının (hangisi belirtilmemiş?), bu defa herhangi bir ilaç kullanmayan ve sigara içmeyen normal sağlıklı gönüllülerde kan lipit değerleri üzerindeki etkisi incelenmiş. 25 ile 40 yaşları arasında, 24 erkek ve 20 kadın gönüllü seçilmiş ve deney öncesi bir haftalık süreç içerisinde sadece normal beslenmelerini sürdürmeleri, fıstık veya fıstık yağı taşıyan bir ürünü tüketmemeleri istenmiş ve kan değerleri ölçülmüş. Takip eden dönemde ise, normal beslenmelerinin yanı sıra üç hafta süre ile günde ortalama 65-75 gram fıstık verilmiş ve kan analizleri tekrarlanmış. Bu analizde takip edilen değerlerden; total kolesterol, malondialdehit, total kolesterol/HDL ve HDL/LDL oranlarında istatiksel olarak belirgin azalmaya karşılık, iyi kolesterol (HDL) ve antioksidan kapasitede artış gözlenmiş. Buna karşılık trigliserit ve düşük yoğunluklu (LDL) kolesterol seviyelerindeki düşüş belirgin bulunmamış. Diğer taraftan, fıstığın yüksek kalori değerine rağmen deney süresince gönüllülerin beden kütle indeksinde herhangi bir değişime yol açmamıştır, yani şişmanlatır diye endişelenmeye gerek yok.
Kavrulmuş fındık ve fıstık ile kavrulmamış olanı arasında etki farkı var mı?
Her iki çalışmada da bence önemli bir eksiklik kullanılan materyalin kavrulmuş veya kavrulmamış olduğu belirtilmemiş! Kavrulma işlemi sırasında açık havada ısı uygulandığından protein ve karbonhidrat içeriğinde bir değişim kaçınılmaz. Ayrıca havanın oksijeni ile yağ içeriğinde de bir oksidasyon söz konusu olabilir. Bu nedenle, deney gruplarında her iki tip fındık ve fıstiğın ayrı ayrı uygulanarak sonuçların izlenmesinin yanı sıra kavrulmadan önceki ve sonraki içerik analizlerinin yapılması daha etkileyici olurdu.
Kanımca fındık, fıstık, badem gibi yağlı tohumların kavrulmadan kullanılması daha doğru olacaktır.