“Melisa”, aslında Türkçe adı “oğulotu” olmasına karşılık ülkemizde Latince bilimsel adı olan Melissa officinalis olarak tanınıyor. Özellikle hafif ve orta derecede sinir sistemi sorunlarının giderilmesinde çok etkili ve çok güvenilir bir bitki. Bu bakımdan ben özellikle herkese akşamları yatmadan önce rahat bir koltuğa oturarak hazırladıkları melisa çayını “şekersiz olarak” içmelerini öneriyorum. Günün bütün stresini silerek rahat bir uyku uyutmanın yanı sıra gün içerisinde farkında olmadan maruz kaldığımız radyasyonun vücudumuzdan uzaklaştırılmasını da sağlayacaktır. Melisa çayının radyasyonun zararlı etkilerini giderebildiği deney hayvanları üzerinde yürütülen birkaç bilimsel araştırma ile de ortaya konulmuş.
Melisa çayının tüm dünyada güvenilir olduğu bilinmesine, önerilmesine rağmen yeni yayımlanan bir çalışma dikkatimi çekti. Uluslararası bir dergide Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi adresli çalışmanın başlığı “Melisa’nın bağımlılık yaptığı, yoksunluk belirtilerine yol açtığı” şeklindeydi. 30 yaşında bir erkek hasta üç aydır içinde bulunduğu gerginlik sorununa çözüm arayışı içerisinde aktardan melisa satın alarak akşamları çay halinde içmeye başlamış. Hasta melisa çayı içtiğinde kendisini iyi hissettiğini, ancak içmediğinde huzursuz ve sinirli olduğunu, giderek günlük çay miktarını 4 bardağa kadar artırdığını ifade etmiş. Ancak sanırım bir vesveseye kapılarak Melisa çayının kendisinde bağımlılık yarattığını düşünerek acil servise başvurmuş. Yapılan incelemede melisa çayı içmediğinde uyku ve iştahta azalma, konsantrasyon bozukluğu, ellerinde titreme, huzursuzluk, gerginlik haricinde kalp hızı, kan basıncı ya da biyokimyasal serum ve idrar değerleri gibi bulgularda herhangi bir farklılık tespit edilememiş. Beyin grafileri (MR ve EEG) de normal olarak bulunmuş. Ayrıca hastanın herhangi bir ilaç ya da alkol kullanmadığı belirtilmiş.
Gelelim tedavinin İLGİNÇ kısmına; hani hasta ilaç bağımlılığı nedeniyle hastaneye gitmişti ya! Hastanın tedavisi için GERÇEK BAĞIMLILIK YAPAN İLAÇ (klonazepam türevi) uygulanmaya başlanmış. Bu suretle altı aylık süreçte hastanın bağımlılık şikâyetlerinin tamamıyla giderilebildiği kaydedilmiş. “Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak” bu olsa gerek!
Makalede, Melisa’nın bağımlılık yaptığı bilgisinin “dünyada ilk defa” kendileri tarafından tespit edildiği ifade ediliyordu! Dünyada her gün milyonlarca kişi tarafından güvenle tüketilen ve hiçbir bilimsel kaynakta yer almayan bu şekilde bir iddiada bulunurken kişilerin daha kapsamlı değerlendirme yapmaları gerekirdi diye düşünüyorum. Benim yazılarımı izleyenler bilir, aktarlarda, baharatçılarda “melisa” diye satılan bitkilerin hiçbiri gerçek melisa değil. Gerçek melisa (Melissa officinalis) pahalı oluğundan, benzer limon aromasına sahip limon otu (Aloysia triphyla) yaprakları satılıyor. Ancak limon otunun anksiyete/gerginlik üzerinde etkisi çok zayıf, genellikle sindirim sorunlarında yardımcı oluyor. Bir de “Bodrum Melisası” olarak adlandırılan ve akşamları çiçekleri hoş kokan bir çalı var ki, eğer bunun yaprakları fazla kullanılırsa taşıdığı alkaloitler nedeniyle insana çok zararlı olabilir. Yani bu makalenin bilimsel olarak da hiçbir değeri yok, çünkü hastanın kullandığını söylediği ürünün bir uzman tarafından yapılmış bilimsel tanımı bulunmuyor.
Gerçek melisayı nasıl bilebilirim?
Gerçek melisa ile limon otunu birbirinden ayırmak son derece kolay.
- Limon otu ülkemizde batı ve güneyde bahçelerde yetiştirilen çalı şeklinde bir bitki. Yaprakları uzun, sert ve belirgin damarlı.
- Gerçek melisa ise otsu bir bitki, narin ince dokulu yapraklarının kenarı dantel gibi.
- Bodrum melisası’nda ise yapraklar değil, çiçek kokuyor.
Benim önerim, bilinen güvenilir markaların süzen poşetli ürünlerini kullanmanız.
Demirci K., et al., 2015: Does Melissa officinalis cause withdrawal or dependence? [Case Report]. Med.Arch 69, 60-61.