Daha süratli ve kalıcı bir şekilde zayıflama sağlanabilmesi için çeşitli yöntemler denenmekte ve elde edilen sonuçlara göre tedavi uygulamaları zaman zaman köklü bir şekilde değiştirilebilmektedir. Bu uygulamalar için yeni ilaç adayı moleküllerin geliştirilmesinde yine en önemli kaynak doğadır. Araştırıcılar, basit ya da gelişmiş bitkilerde fotosentez sonucu meydana gelen zengin ve çok çeşitli kimyasal yapıları, hedefledikleri amaca yönelik deney modelleri üzerinde uygulayarak etkili yeni ilaçlar geliştirmeye çalışırlar. Bu şekilde geliştirilen obezite tedavisinde kullanılan kimyasal ilaçlardan biri olan “orlistat” bir mikroorganizma (Streptomyces toxitricini) ‘dan elde edilen lipstatin’adlı maddenin kimyasal olarak hidrojenlenmesi ile elde edilmiştir. Bu ilacın etkisi, vücutta pankreastan salgılanan ve yağları parçalayıcı (lipolitik) bir enzim olan “pankreatik lipaz” salgılanmasını baskılamak, azaltmaktır. Bu enzim, yiyeceklerle aldığımız yağların önemli bir kısmının (yüzde 50-70’lik) değişime uğratılarak vücuttan emilimini sağlamaktadır. Dolayısıyla, bu enzimin salgılanması baskılandığında yağların vücuttan emilemeden atılması sağlanabilecektir. Son yıllarda obeziteye karşı etkili ilaç geliştirilmesinde en önemli hedeflerden biri olarak bu enzim üzerinde çalışmalar sürdürülmektedir.
Yapılan bilimsel çalışmalar bitkilerde bulunan çok sayıda maddenin pankreatik lipaz enzimi üzerinde baskılayıcı etkisi bulunduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle polifenolik yapıda bitki bileşenlerinin (flavonol, flavon, kalkon, kateşinler) etkili olduğunu gösteren çalışmalar dikkati çekmektedir. Nitekim bu tip bileşenler bakımından zengin olan çay yapraklarının fermente edilmemiş (yeşil çay) ve yarı-fermente edilmiş tipi olan japon çayının (Oolong çayı) pankreatik lipaz enzimini baskıladığı tespit edilmiştir. Bu yıl yayınlanan bir çalışmada ise Paraguay çayı olarak da bilinen “maté” çayının da yüksek yağ içerikli besinle beslenen obez sıçanlarda pankreatik lipazı baskıladığı, şişmanlamayı önlediği ve kolesterol (kötü kolesterol) ve trigliserit seviyelerini düşürdüğü bildirilmektedir. Bu ürünlerin üçü de (yeşil çay, oolong çayı ve mate çayı) yağ metabolizması üzerindeki etkileri nedeniyle günümüzde zayıflama programlarında sıklıkla yer almaktadır.
Yine bu yıl içerisinde yayınlanan bir başka bilimsel çalışmada günlük hayatımızda kullandığımız çeşitli bitkilerin pankreatik lipaz enzimi üzerinde baskılayıcı etkisi bulunup bulunmadığı incelenmiş. İncelenen bitki özütleri arasında ökaliptus (Eucalyptus galbie) yapraklarının yüzde 64, Isparta gülü (Rosa damascena) taç yapraklarının yüzde 57, yabani kereviz (Levisticum officinale) köklerinin yüzde 55 gibi yüksek oranda bu enzimi baskıladığı tespit edilmiş. Uzun liste içerisinde ilginizi çekebilecek başka bitkiler de yer alıyor. İlgilenenler için bunlardan dikkatimi çeken bazılarının isimleri ve parantez içinde de enzimi baskılama yüzdelerini sıralıyorum: ısırgan yaprağı [Urtica urens] (yüzde 44,7), deve dikeni [Alhagi camelorum] (yüzde 44.5), ışgın kökü [Rheum ribes] (yüzde 43), mersin yaprağı [Myrtus communis] (yüzde 40), seylan tarçını [Cinnamomum ceylanicum] (yüzde 39), incir yaprağı [Ficus carica] (yüzde 34,2), çörek otu tohumu [Nigella sativa] (yüzde 31,4), anason tohumu [Pimpinella anisum] (yüzde 31), çemen tohumu [Trigonella foenum-graecum] (yüzde 30). Ayrıca defne yaprağı, zencefil, kekik, zeytin yaprağı gibi bilinen bitkiler de yüzde 20 civarında etkili olmuşlar. Bu deneysel sonuçların insanlar üzerindeki uygulamalarda ne derecede etkili olabileceğini söyleyebilmek için henüz erken. Ancak yukarıda bahsi geçen bitkilerin bir kısmı günlük hayatımızda sıklıkta tükettiğimiz baharat ya da sebzelerden oluşuyor. Dolayısıyla beslenmemiz sırasında akılcı oranlarda abartılmadan kullanılması yararlı olabilecektir.