“Antiaging” kavramı son yılların en popüler ve hızla tırmanan kavramı. İnsanlar varoluşlarından beri ölümsüzlük peşinde koşmuş. Tabi bu mümkün değil henüz, ama hiç olmazsa daha uzun yaşayabilmek, yaşlanmanın etkilerini mümkün olduğunca geciktirmek -bir dereceye kadar- elimizde.
Yaşlanma çeşitli genetik ve çevresel etkenler ile biyokimyasal yolaktaki etkileşmeler sonucu ortaya çıkan bir durum. Yaşlandıkça vücutta moleküler, hücresel ve organ seviyesinde meydana gelen hasarların onarımında giderek yetersiz kalınmaktadır. Dolayısıyla yaşlanma; kalp-damar hastalıkları, kanser, diyabet, katarakt, nörovejetatif rahatsızlıklar ve osteoporoz başta olmak üzere bir çok hastalığın ortaya çıkmasında en önemli risk etkenlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Yaşlanmanın geciktirilmesi amacıyla yararlanılan ürünlerin başında, son yılların en gözde konusu olan “Antioksidanlar” geliyor, şüphesiz. Laboratuvarda deneysel olarak (in vitro) antioksidan etkisi tespit edilen ürünler bile, derhal pazarlanmaya başlanıyor. Halbuki bu tip deneysel (in vitro) antioksidan etki bulgularının bilimsel olarak pek fazla değeri bulunmuyor, mutlaka deney hayvanları ve insanlar üzerindeki etkilerinin incelenmesi gerekiyor. Deney hayvanı ve insan çalışmaları ise oldukça masraflı.
Meyve sineklerini (Drosophila) bilirsiniz, sevmediğimiz minik yaratıklar. Ancak yapılan genetik çalışmalar insanlar ile ortak bir çok geni bulunduğunu gösteriyor. İnsanlarda hastalıklara yol açan 289 geninin yüzde 60’ının meyve sineklerinde de bulunduğu, bunlardan 100 kadarının insanlarda endokrin ve metabolik hastalıklara yol açtığı tespit edilen genler ile aynı olduğu görülmüş. Diğer taraftan, meyve sinekleri ile insanların antioksidan enzim sistemleri de benzerlik göstermekte. Bu bakımdan antioksidan etki değerlendirmelerinde meyve sinekleri ile gözlenen sonuçlar da önemli fikir verebilir.
Isparta Gülü ve antioksidan etkisi
Isparta gülü (Rosa damascena) çok değerli bir bitki; çiçeklerinden elde edilen uçucu yağı çok değerli. Çiçeklerinden ayrıca reçel ve çeşitli şekerlemeler yapılıyor. Yeni yayınlanan bir bilimsel çalışma Isparta gülü çiçeklerinin pek bilmediğimiz bir özelliğini ortaya koyuyor.
Çiçeklerin kırmızı petalleri (taç yaprakları) gölgede kurutulup çay gibi demlenmiş ve meyve sineklerine 4 hafta boyunca besin olarak verilmiş. Sonuçta meyve sineklerinin yaşama süreçlerinde yüzde 23’e varan bir uzama sağlanmış. Araştırıcılar Isparta gülünün bu etkisini, içerisindeki antioksidan etkili bileşenlerin etkisi ile açıklamaya çalışmışlar.
Bir fikir vermesi bakımından, kuvvetli antioksidan etkisini bildiğimiz bazı bitkisel maddeler ile karşılaştırma yapılmış. Halen kullanılan bu antioksidanlar arasında; bilhassa kırmızı şarap içerisinde bulunan resveratrol meyve sineklerinde yaşam süresini dişilerde yüzde 16 ve erkeklerde yüzde 10 artırırken; bir başka antioksidan olan lipoik asit sadece dişi meyve sineklerinde etkili bulunmuş. Diğer taraftan, antioksidan etkisini iyi bildiğimiz E vitamininin ise düşük miktarda etkisiz kaldığı, biraz yüksek miktarda ise meyve sineklerinin ölümüne yol açtığı bildiriliyor. Isparta gülü için yukarıda verdiğimiz sonuçlar ile bu bilinen antioksidan bileşiklerin etkilerini karşılaştırdığımızda, Isparta gülü ile elde edilen sonuçların oldukça etkileyici olduğu görülüyor. Bu bilgi net bir sonuç çıkarmak için henüz yeterli değil, şüphesiz. Ancak “gül çayı” içmenin yararlı olabileceği düşünülebilir.