Kabızlık sorununa bir çözüm: Kivi meyvası.
Tropik bir meyva olarak bir aralar ülkemize ithal edilen Kivi, Karadeniz bölgesinin iklimini sevince artık yerli meyvelerimizden biri oldu. C vitamini bakımından zengin ve lezzetli bu meyvanın ileri yaşlarda ortaya çıkan kabızlık sorununu gidermeye yardımcı olabileceği bildiriliyor. Altmış yaşın üzerindeki otuzsekiz sağlıklı gönüllüye üç hafta boyunca günde 2-3 kivi meyvası (gönüllülerin her otuz kilogram ağırlığı için bir meyva olmak üzere hesaplanmış) verilmiş. Deney süresince yapılan gözlemler sonucunda düzenli kivi tüketiminin, belirgin bir şekilde dışkı sıklığı ve miktarını artırdığı, dışkının yumuşamasını sağladığı tespit edilmiş. Bu çalışmayı okuyunca hemen kendi yakınlarıma önerdim. Etkili olduğunu gözlerimle gördüm.
Gerek C vitamini gibi antioksidanlar bakımından zengin olması (çekirdeğinde A ve E vitamini de var) ve gerekse muza çok yakın miktarda potasyum içeriği nedeniyle kalp-damar sağlığı bakımından da yararlı. Bu etkinliği laboratuvar koşullarına (in vitro) bir deney ile de tespit edilmiş. Yiyemediğimiz meyva kabuğu ise antioksidan etkili flavonoitler bakımından zengin bulunmuş. Ancak kivi meyvasını yararlı olacak diye aşırı ve kontrlsüz tüketmekten kaçınmak gerekir, içerisinde bulunan ve proteinleri sindiren bir enzim (aktinidin) nedeniyle bazı kişilerde allerjiye yol açabiliyor. Bu bakımdan dikkatli olmalı. Eğer allerjik değilseniz, yemeklerden sonra kivi meyvası yenmesi durumunda, bu enzim nedeniyle etin sindirimine yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Aklıma gelen başka bir öneri de, eti marine edeceğiniz sos içerisine kivi meyvası eklenmesi ve bu sos içerisinde bir süre bekletilmesi durumunda etin yumuşamasına yardımcı olacağı. Tadının nasıl olabileceğini henüz denemedim, ama bana fena olmaz gibi geliyor.
Siyah çikolata damar tıkanmasında etkili olabilir mi?
Toplamış olduğun bilimsel makaleleri karıştırırken gözüme İngiltere’de yapılmış bir klinik çalışma ilişti. Farklı yaş gruplarından (20-58 yaşları arasında) 30 sağlıklı gönüllüye, onarlı grupla halinde 100’er gram beyaz çikolata, sütlü çikolata ve siyah çikolata verilmiş ve ardından alınan kan örneklerinde kan pıhtılaşması üzerinde çikolatanın etkisinin bulunup bulunmadığı incelenmiş. Deney sonuçlarının daha rasyonl değerlendirilebilmesi için gönüllülerin deney öncesi iki hafta süre ile herhangi bir kan sulandırıcı ilaç almamalari sağlanmış. Beyaz çikolatada kakao bulunmadığından kontrol grubu olarak kabul edilmiş. Kakao oranı sütlü çikolatada %20 ve siyah çikolatada %75 olarak temel alınmış. Deney sonucunda alınan kan örneklerinde yapılan tayinlerde beyaz çikolata alan grupta platelet fonksiyon testlerinde herhangi bir etki gözlenmezken, sütlü çikolata grubunda hafif bir etki, siyah çikolata grubunda ise belirgin bir etki gözlenmiş. Araştırıcılar burada etkinin flavonoit içeriğine bağlı olarak ortaya çıktığını ileri sürüyorlar. Siyah çikolatanın etkisinin aspirine benzer bir mekanizmaya dayanması nedeniyle, gelecekte aspirin yerine siyah çikolata yiyerek de aynı sonucun alınabileceğini belirtiyorlar. Ancak daha kapsamlı çalışmalar gerekiyor şüphesiz.
Mısırın yararları!
Yaz aylarında market raflarında dış kısmı soyularak streç ambalaj ile paketlenmiş güzel mısırların görüntüsüne imrenerek mısır satın almıştım. Ambalajı açtığımda içinden bir kart düştü; üzerinde mısırın (parantez içinde de Latince bilimsel adı bile yazılmıştı; Zea mays) sağlık için yararları sıralanmış: “Yatıştırıcıdır, idrar söktürür, mide, bağırsak ve idrar yolları bakımında, sistit, romatizma ve gut sancılarında yatıştırır, organizmayı toksinlerden temizleyici, karaciğer ve kalbin çalışmasını düzenler, iltihaplı hastalıkların tedavisinde başarılıdır”. Düşününce olarak belki yaratıcı bir uygulama ama!!!! Her zaman olduğu gibi abartılı, terim yerinde ise “kel alaka”.
Mısır püskülünün güvenilir bir idrar söktürücü olduğunu biliyoruz. Bu özelliğine bağlı olarak vücuttan toksinlerin atılımına yardımcı olabileceği düşünülebilir. Yine aynı etkisi nedeniyle sistit ve gut sancıları üzerinde bir miktar yararı olabilir. Ancak ilginç olan paketlenmiş ambalajda mısır püskülü yoktu, ayıklanmış. Kalp üzerinde etkisi ise muhtemelen folik asit ve lif içeriğine bağlanmış olsa gerek. Bu içeriğe bakarak kalp sağlığı üzerinde bir ilaç etkisi beklemek biraz hayalcilik olur, sanırım. Çünkü folik asit bekletilme ile ve pişirilme ile önemli ölçüde parçalanarak kayba uğrayabilmekte.