Metabolik sendrom, yüksek tansiyon, insülin direnci, kandaki yağ tablosunda bozulmalar (dislipidemi) ve kalp-damar hastalıkları gelişimine ilişkin bazı değerlerde artış gibi bir grup metabolik belirtilerin tümüne verilen bir isim. Bu belirtiler ilerleyerek özellikle kalp ve damar rahatsızlıkları, şeker hastalığı gibi kronik hastalıklara yol açtığı için klinik olarak önemli olarak kabul ediliyor. Aslında Metabolik sendromun bir hastalık olup olmadığı konusu henüz tartışmalı. Kimi uzmanlara göre bazı sağlık ürünlerini pazarlamak üzere ortaya atılan bir aldatmaca. Ulusal ve uluslar arası sağlık kuruluşları tarafından Metabolik sendrom gelişiminin önlenmesine yönelik tavsiye edilen başlıca önlemler öncelikle yaşam şeklinin değiştirilmesi, diyet ve egzersiz uygulanması. Ayrıca bu uygulamaları desteklemek amacıyla doğal tedavi önerilerinden de sıklıkla yararlanılıyor. Bilhassa antioksidanların kullanımı ön plana çıkıyor. Dolayısıyla, bu şekilde basit önlemler ile insanları yaşam boyu etkileyecek ya da hayatını riske atacak sağlık sorunlarının gelişimini engelleyebiliyorsak, adı ister metabolik sendrom ister başka bir şey olsun, hastalık olup olmadığını tartışmak gereksiz.
Çok yeni yayınlanan bilimsel ölçekte bir klinik çalışmada karabamya çanak yapraklarından hazırlanan özütlerin metabolik sendrom teşhisi konmuş hastalarda kan yağ değerlerine etkisi incelenmiş. Araştırmaya alınan hastalar 30-71 yaşları arasında ve klinik değerleri şu şekilde: göğüs çeperi erkeklerde 102 cm, bayanlarda 88 cm’in üzerinde; trigliserit seviyesi 150 mg/dL’nin üzerinde; iyi huylu kolesterol değeri erkeklerde 40 mg/dL ve bayanlarda 50 mg/dL’nin altında; kan basıncı ise 135/85 mm Hg ‘nin üzerinde ve açlık kan şekeri 110-125 mg/dL arası olanlar. Hiçbir hasta sonuçları etkileyebilecek ilaç kullanmıyor. Metabolik sendrom teşhisi konulmuş hastalar deney grubu olarak bir ay boyunca hazırlanan karabamya özütü (günde 100 mg kuru toz edilmiş yüzde 30’luk sulu alkol özütü) ile birlikte standart diyet uygulanmış. Karabamya uygulanmadan önce ve deney sonunda (31.nci gün) alınan kan örnekleri analize tabi tutulmuş. Kontrol grubu olarak ise metabolik sendrom hastası olmayan gönüllülere aynı şekilde karabamya özütü ve diyet uygulanmış.
Deney sonucunda karabamya özütünün kan kolesterol ve trigliserit seviyelerinde yüzde 10 civarında bir azalma sağladığı gözlenmiş. Bu sonuçlar daha önce yayınlanan deney hayvanı ve klinik araştırma sonuçlarının bir kısmı ile uyumlu görülüyor. Daha önce yapılan bir çalışmada karabamyanın iyi kolesterolü (HDL-C) etkilemediği bildirilirken, bu çalışmada yüzde 37,5 yükselttiği, diğer taraftan önemli bir risk etkeni olarak bilinen trigliserit/HDL-C oranını belirgin bir şekilde düşürdüğü gözlenmiştir. Bir aylık uygulama sırasında çalışmaya katılan gönüllülerin karaciğer enzim değerleri, üre ve kreatinin seviyelerinin normal seviyede kaldığı, dolayısıyla belirgin bir toksisitesinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Şüphesiz yine de miktarın abartılmaması gerektiğini belirtmekte yarar görüyorum.
Etkili bileşenler muhtemelen bitkiye koyu kırmızı rengini veren ve kuvvetli antioksidan etkileri ile bilinen antosiyaninler (delfinidin ve siyanidin glikozitleri). Daha önceden de karabamyanın tansiyon düşürücü ve ekstrasistol kontrolünde yararlı olabileceğine yönelik bazı deneysel sonuçlardan bahsetmiştim. Bu yeni çalışma ile karabamya çanak yapraklarının kan lipit değerlerinin dengelenmesindeki rolü daha net bir şekilde ortaya konuluyor.