Dünya genelinde Kanser günümüzün en ölümcül iki hastalığından biri olarak kabul ediliyor. Onca teknolojik gelişmeye rağmen insanlar bu hastalık karşısında hala çaresiz kalıyor. Ara sıra manşetlerde gördüğümüz “Kansere çare bulundu” haberleri ile canlanan umutların sonu gelmiyor. Bu keşifler şu veya bu şekilde bir kademeden ileri geçemiyor. Yine yeni arayışlar sürüyor. Kanser hastalığının gelişimi uzun bir sürece yayıldığı için kanser hastalığına karşı savaşta kanser gelişiminden koruyucu önlemlerin alınması ön plana çıkıyor. Bu konuda bilimsel saha çalışmalarının sonuçları fikir verebilmesi bakımından önemli. Farklı toplumlarda, farklı süreçlerde, çeşitli parametrelere göre yapılan anket ve izleme çalışmalarının sonuçları bu konuda bazı ipuçları sağlayabiliyor. Nitekim 1990 yılında Dünya Sağlık Örgütü günde beş porsiyon (400 gram) meyve ve sebze tüketilmesinin kanser ve kronik hastalıklara karşı yeterli korumayı sağlayabileceğini duyurmuştu. Ancak bu tarihten sonra yürütülen saha çalışmalarının sonuçları Dünya Sağlık Örgütünün bu önerilerini tam olarak destekleyememiş, kimi çalışmada etkili görülürken, bir kısmında etkinin zayıf olduğu gözlenmiştir. Bu bulgular üzerine 2007 yılında Dünya Kanser Araştırmaları Vakfı bu önerinin güvenilirliğinin sorgulanması gerektiğini bildirmiştir.
Aslında farklı çalışmalarda farklı sonuçlar çıkmasının başlıca nedenin her çalışmada değerlendirmeye alınan kanser türü ile ilişkili olabileceği görüşü ileri sürülmektedir. Yani bazı kanserler üzerinde meyve ve sebze tüketimi yararlı olabilirken, bazıları üzerinde etkisiz kalabileceği belirtilmektedir. Mesela Dünya Kanser Araştırmaları Vakfının 1997’de yayınladığı bir değerlendirme çalışmasında solunum sistemi (akciğer vd.) ve sindirim sistemi (mide, vd.) kanserlerinin gelişimi üzerinde meyve ve sebze tüketiminin koruyucu etkisi bulunduğu bildirilmiştir. Bu bakımdan son yıllarda daha önce yapılmış bazı saha çalışmalarının bulguları tekrardan değerlendirmeye alınarak meyve ve sebzelerin kanser tipi üzerindeki etkinliği incelenmeye başlamıştır. Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde yapılan ondört ayrı çalışmaların sonuçlarının değerlendirildiği bir çalışmada meyve ve sebze tüketiminin kolon kanseri (proksimal tip) üzerinde dikkati çekici bir koruyucu etkisi bulunmadığı, ancak rektal kolon kanseri gibi distal kolon kanserlerinin önlenmesinde yararlı olabileceği sonucuna varılmıştır.
Şimdiye kadar meyve ve sebzeler ile ilgili yayınlanan saha çalışmalarında meyve ve sebzeler bir bütün olarak değerlendirmeye alınmıştır. Ancak bazı meyve ve sebzelerin daha yüksek etkili, diğerlerinin daha düşük etkili olması kuvvetle muhtemeldir. Dolayısıyla böyle bir ayırım yapılamadığından farklı çalışmalarda farklı sonuçlar alınmış olması da muhtemel. Ayrıca bu tip saha çalışmalarında alt başlıklar da önemlidir. Katılanların yaşam koşulları, kalıtımsal mirası, yemek yeme alışkanlıkları gibi hususlar sonuçlar üzerinde doğrudan etkili olabilir.
Meyve ve sebzeler vitaminler, karotenoitler, folat ve lif gibi besleyici ve biyoaktif bileşenler bakımından zengindir. Çok sayıda çalışma bitki bileşenlerinin kansere yol açan etkenleri giderici etkileri bulunduğunu ortaya koymaktadır. Dolayısıyla meyve ve sebzelerin insan sağlığı bakımından özellikle kalp ve damar hastalıkları bakımından olumlu etkileri göz ardı edilemez. Mevcut bulgular meyve ve sebze tüketiminin tüm kanser türleri üzerinde koruyucu etkisi bulunmadığını göstermektedir. Ancak henüz bu konu netlik kazanmamıştır. Gelişmeleri birlikte izliyoruz.