Zerdeçal, son yılların en popüler baharat bitkilerinden biri. Özellikle Hint mutfağının vazgeçilmezi olan köri karışımının temel bileşeni. Aslında Köri bir baharat karışımı ve bileşimi ülke ve bölgelere göre değişim gösteriyor, ama zerdeçal temel bileşen olarak yaklaşık üçte birini oluşturuyor. Ülkemizde yetişmemesine rağmen zerdeçal baharatçılarda bulunuyor ve kişisel tercihlere göre baharat olarak yararlanıyoruz. Geleneksel Hint Tababetinde (Ayurveda) Zerdeçalın çeşitli fizyolojik etkilerinden sık olarak yararlanılmaktadır; sindirimi sorunları (gaz giderici, yağların sindirimi, ülser), yangılı şikayetler (artrit, burkulma), cilt sorunları (yara iyileştirici, sivilce, ekzema) en çok kullanıldığı durumlar.
Zerdeçalın geleneksel tababetlerdeki kullanım alanları bilimsel çalışmalar ile de doğrulanmış. Bu konuda bilimsel çalışma sayısında müthiş bir artış görülmektedir. 1990 yılına kadar zerdeçal konusundaki bilimsel yayın sayısı seksen kadarken, 2000 yılında dörtyüzelliye ulaşmış ve 2000 yılından günümüze ise ikibinbeşyüzleri geçmiştir.
Zerdeçalın ve Körinin sarı rengini veren madde olan kurkumin türevleri köklerin temel etkili bileşeni. Yani etkilerin büyük bir kısmından sorumlu olarak; kanserler, kalp ve damar hastalıkları gibi en ölümcül hastalıklara karşı mücadelede dikkatleri üzerine çekiyor. Deneysel çalışmalar özellikle kanser oluşumunda rol oynayan çok sayıda mediyatör üzerinde kurkuminlerin etkili olduğunu ortaya koyuyor. Peki, insanlarda uygulandığında zerdeçal ve kurkuminler ne derecede yararlı olabilir?
Mide-bağırsak sistemi kanserlerinde zerdeçalın yararı var mı?
Yapılan üç klinik çalışmada günde 15 grama kadar zerdeçalın 3 ay süre ile sürekli uygulanması durumunda hiç bir tolerans sorunu ile karşılaşılmamış; yani zararsız. Bu önemli bir bulgu, çünkü uzun süreli uygulamalarda ortaya çıkan yan etkiler başarılı tedavi cevabı alınmasında önemli bir engel olabiliyor.
Ancak önemli bir sorun kurkuminin insanlarda emiliminin oldukça düşük olması. Yani etki gösterebilmesi için gerekli miktarlarda emilimi sağlanamıyor. Yapılan bir klinik çalışmada 4 ay süre ile günde 2,2 grama kadar miktarlarda zerdeçal özütünün uygulanması ile kan ve idrarda kurkumin ve metabolitlerine rastlanmamış, ancak bir hastanın dışkısında metaboliti (kurkumin sülfat) tespit edilmiş. Dolayısıyla, etkili bileşen kurkumin vücutta emilemiyor, ama etkisini doğrudan bağırsak mukozası üzerinde gösterebileceği düşünülebilir. Nitekim kolon kanseri hastalarında günde 3,6 gram verildiğinde bağırsak mukozasında kolorektal tümörler üzerinde kurkumin birikimi dikkati çekiyor.
En çok dikkatimi çeken çalışma ise, kalın bağırsak polipleri üzerindeki etkisi. Hani kısa bir süre önce Mehmet Öz’de kolonoskopi sırasında tespit edilenlerden. Altı ay süre ile günde 3 defa 480 mg kurkumin verilmesi ile hastalarda polip sayısında yüzde 60 ve polip boyutunda ise yüzde 51 azalma sağlanabilirken, bu amaçla yararlanılan ilaçlardan biri olan celecoxib (COX-2 inhibitörü) sadece yüzde 31 azalma sağlayabilmiş. Bence çok etkileyici bir sonuç. Üstelik kurkuminin celecoxib gibi kalp üzerinde toksik etki riski bulunmuyor.
Sonuç olarak, mevcut deneysel ve klinik bulgular zerdeçalın mide-bağırsak sistemi kanserlerinde gerek koruyucu amaçlarla ve gerekse tedaviye yardımcı olarak uygulanmasının yararlı olabileceğini göstermektedir.
Zerdeçal; bir baharatın ötesinde sağlık savaşçısı-2
Pankreas kanseri en ölümcül kanserlerin başında geliyor. Bilimsel kayıtlara göre teşhis konulduktan sonra ilk bir yıllık süreci atlatabilenlerin oranı sadece yüzde 10. Elde edilen deneysel ve ön klinik bulgular Zerdeçal ve etkili bileşeni olan kurkuminin pankreas kanserleri üzerinde etkili olabileceğini gösteriyor. Bu konuda hali hazırda yürütülen klinik çalışmalar var. Zerdeçal ya da kurkuminin, gerek doğrudan ve gerekse kemoterapi ile birlikte uygulandığı çalışmalarda alınan sonuçlar oldukça başarılı. Bilhassa uygulanan kemoterapi ajanının etkisini artırması dikkati çekici.
Amerika’da Anderson Cancer Center (Houston) ‘de 43 ile 77 yaşları arasında 25 Pankreas kanseri hastasında yürütülen bir faz II klinik çalışmada (Randomize olmayan açık uçlu), hastalara 18 ay boyunca günde 8 gram Zerdeçal tozu verilmiş. Verilen zerdeçal tozunun kurkuminoid içeriği belirli bir seviyeye ayarlanmış (900 mg kurkumin+80 mg dezmetilkurkumin+20 mg bisdezmetoksikurkumin). Bu süre içerisinde herhangi bir kanser tedavisi uygulanmamış (Kemoterapi ve radyoterapi). Alınan kan örneklerinde kanda bazı belirteçlerin seviyeleri (interlökin-4, -6, -10, NF-kappaB ve COX-2)) izlenerek zerdeçal verilen sağlıklı gönüllülerdeki değerle ile karşılaştırılmış. Sonuç olarak, uygulama süresince bu kadar yüksek miktarda zerdeçal verilmesine rağmen hastalarda herhangi bir tahammülsüzlük ya da olumsuz etki görülmemiş. Uygulanan 25 hasta da bu süreçte yaşatılabilmiş ve 2 hastada kanser gelişimi durmuş, hatta birinde tümörde yüzde 73 gerileme gözlenmiş. Çalışmada araştırıcılar zerdeçalın etkili maddesi olan kurkuminlerin damar içine uygulanabilmesi durumunda çok daha etkili sonuç alınabileceği şeklinde görüş bildirmişler. Şüphesiz devam eden diğer klinik çalışmaların sonuçları açıklandığında zerdeçalın pankreas kanseri hastalarına nasıl bir yarar sağlayabileceği konusunda daha ayrıntılı bilgi sahibi olabileceğiz.
Eklem romatizmasında belirgin etki
Zerdeçalın kanserler üzerindeki etkisinin yanı sıra diğer bir önemli etkisi ise yangı giderici etki (antienflamatuvar). Zaten kanser üzerindeki etkinliğinde de bu etkisinin (nüklear faktör kappa B ve COX-2 baskılayıcı) önemli rolü var. Yeni yayınlanan bir çalışmada osteoartrit (eklem romatizması) hastalarındaki etkisi incelenmiş. Radyolojik olarak bir veya her iki dizinde eklem romatizması teşhisi konmuş elli hasta üzerinde 3 ay süre ile zerdeçalın etkili temel bileşenlerinden biri olan kurkumin’in vücutta emilimi yüksek bir türevi uygulanmış. Sonuçlar normal tedavi uygulanan eklem romatizması hastaları ile karşılaştırılmış. Sonuçların değerlendirilmesinde hem hasta şikâyetlerinde azalma (WOMAC), hem yürüyüş bandında yürüme mesafesi ölçümü (%10 eğilimde saatte 3 km hızla) ve hem de kanda yangı belirteci derişimindeki (CRP) değişim izlenmiş.
Üç ay ilaç uygulandıktan sonra yapılan değerlendirmelerde eklem sertliği, ağrı gibi izlenen kriterlerde (WOMAC) belirgin azalma ve fiziksel işlev kapasitesinde artış gözlenmiş. Yürüyüş bandında tedavi öncesi ortalama yürüme mesafesi 75 metreden 332 metreye çıkmış (yüzde 400 artış). Yine kan yangı belirteçleri miktarında da belirgin bir azalma görülmüş (CRP seviyesi litrede miligram olarak 168’den 13’e düşmüş). Bu temel belirtilerin haricinde dikkat çekici bir gelişme ise ilaç verilen grupta ağrı giderici gereksinimi (yangı giderici ilaç) yüzde 63 azalırken, 3 aylık süreçte alışılmış eklem romatizması tedavisi uygulanan kontrol grubu hastalarda ise yüzde 12 azalma sağlanabilmiş. Muhtemele bu nedenle kurkumin verilen grupta mide şikayetlerinde yüzde 38 azalma gözlenmiş.